Yağlar: Dost mu? Düşman mı?

En çok enerji veren  besin öğesi olan yağlar, sağlığımız için oldukça önemlidir.

İhtiyacınız kadar tüketirseniz DOST: Normal düzeylerde tüketildiğinde vücut fonksiyonlarımızın yerine getirilmesini sağlar: Yağlar vücudumuzda diğer besin öğeleri ile ortak çalışır. A, D, E  ve K vitaminleri  yağlar içinde çözünerek kan dolaşımına taşınırlar. Yağlar olmadığında bu vitaminlerden vücudumuz yararlanamaz. Sinir hücreleri, beyin ve hücre zarlarının yapısında bulunan yağlar aynı zamanda kadın cinsiyet organları ve hormonlarının çalışması için de  gereklidir. Deri altında bulunan yağlar soğuk havalarda vücut ısısının kaybını önler ve organların etrafını sararak hasarlara karşı korur. Yağlar, karbonhidrat ve proteinlere göre mideyi daha geç terk ettiği için, tokluk hissinin bir süre devam etmesine yardımcı olur.

İhtiyacınızdan fazla tüketirseniz DÜŞMAN: Yüksek yağlı beslenme alışkanlığının; kalp, bazı kanser türleri, diyabet (şeker hastalığı) ve obezite (şişmanlık) gibi  bir çok kronik hastalıkla ilişkili olduğu bilinmektedir.

Doymuş ve doymamış yağ asitleri: Oda ısısında katı halde olan yağlar doymuş yağlardır. Tereyağı, margarin, hayvanların kuyruk ve iç yağları, kırmızı et, tavuk eti, süt, yoğurt, peynir, palmiye yağı ve hindistan cevizi yağı gibi besinler doymuş yağ içerir.


Oda ısısında sıvı halde olan yağlar ise doymamış yağlardır. Zeytinyağı, ayçiçek yağı, mısır özü ve soya yağı gibi besinler doymamış yağ içerir. Kimyasal yapıları nedeniyle tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri olarak 2 alt gruba ayrılır.
Tekli doymamış yağ asitlerine kanola, fındık, yer fıstığı ve zeytinyağı örnek verilebilir.
Omega-3, balık, mısır özü, soya ve ayçiçek yağı ise çoklu doymamış yağ asitlerine örnektir. Deniz ürünlerindeki yağların büyük bir kısmı yine çoklu doymamıştır.
Her tür yağların 1 gramı = 9 kalori sağlar.
Doymuş az, doymamış daha fazla olmak üzere günlük enerjimizin %25 - 30’u  yağlardan sağlanmalıdır.